...Etiyle, kemiğiyle gerçek bir insan
olmak, bizim için o kadar zordur ki!.. Utanıyor, ayıp kabul ediyoruz bunu.
“Ortalama insan” denebilecek, belirsiz bir tip olmaya çalışıyoruz. Gerçekte,
bizlerin yaşadığını söylemek pek mümkün değil, uzun bir zamandan beri canlı
olmayan babalardan meydana geliyoruz ve bunu zamanla sevmeye de başlıyoruz.
Öyle ki, eğer başarabilsek, düşüncelerden doğmayı bile kabul ederiz...
(Dostoyevski)
Neden istediğimiz gibi davranmayız ki,
aslında basit cevap, olumsuz tepki ve küçümsenme korkusu. Orda burda şiirde
şarkıda yazıda filmde hep görürüz -anı yaşayın, bu hayata bir kere
geliyorsunuz, yapamadıklarınız için pişman olarak ölmeyin, life is short stay
awake for it, hayatta yapılacak 100 şey,
la vie est brève - hayat kısacık..
un peu de rêve - biraz hayal,
un peu d'amour - biraz sevgi,
et puis bonjour - derken merhaba...
la vie est vaine - hayat boşuna..
un peu de peine - biraz ıstırap,
un peu d'espoir - biraz umut,
et puis bonsoir - derken elveda... ( paul verlaine ) , The Bucket List, vs.vs.vs. Gaza geliriz, 1 gün sonra hatta birkaç saat sonra eski halimize geri döneriz. Ne kadar saçma; insan ilişkileri, toplum baskısı ve reddedilme durum-endişe-korkuları mantığımızın önüne geçer.
Hayatı ne kadar dolu yaşarsanız o kadar yoğun ve çabuk geçer dogal olarak. Varolan zamanı boşa harcayıp hayatı heba etmek tam bir idiotluk. Ama öyle yapmaya devam edeceğiz sanki..
Yorumlar
Yorum Gönder